Hava alanı iki yüksek dagların arasında bir düzlükde ort büyüklükte bir körfez kasabasıyla iç içeydi,havaalanından trene binib varacagımız sehre adı Levanger olan küçük bir kürfez kasabasına gidecekdik, zaten norvec sehir ve kasabaları adeta atlas okyonusunun kıyılarına dizilmiş kasabalardı.
45 dakikalık bir trenle levanger kasabasına vardık, trenden iner inmez ben ve yol arkadasım mirsatı karsılmaya gelen biri bayan biri erkek iki kişi bize ingilizce hosgeldiniz deyib bizi kampa götürmek için bize yardım edmek isdedikleri belli oluyordu,
cok iyi güler yüzlü icten bir karsılamayla karsılandık dogrusu dogru levanger kasabasının az kenarında kurulmus olan kamp prafabrik yapılardan olusmus 4-5 tane genis pansiyon tipi evlerden olusuyordu.
kampın girisinde kamp amirinin iki katlı bir ofis evi vardı,ha sunuda yazmadan gecmek olmaz biz oslodan yola cıkmadan ilk kabul kampından bize yani ilticacılara iki büyük valiz eşya vermislerdi içinde neler yokki yemek pişirmek icin kab kacak hatta kıslık ceket bot aykkabı ne lazımsa bizlere verdiler.
Neyse levangerdeki kampa yerlesmeye basalamıstık bana kalacagım odayı göstern kampda görevlisi kampın tamir ve ihtiyaclarından sorumlu olan iranlı nasır adında bir azeri oldugunu anladım ve turkce konusmaya basladık nasır ben turk oldugum icin daha bir yakınlık gösterdi bana.
sagolsun iyi bir kişiydi,kampda o zamanlar yıl 1999 agustos cok sayıda kuzey ırakdan kürt asıllı ıraklılar vardı,somalilerde cogulugu olusturuyordu bırkac tane ırak türkmenlerinden vardı,az sayıda ırak arablarından ve birazda orta ve batı afrikadn zenciler vardı.
aslında tam bir insan mozaigi icindeydim ben böyle ortamlarla ilk defa giriyordum,kampda herkes ingilizce konusuyordu afrikalılar ana dilleri gibi ingilizce fransızca konusoyordulardı, tabı buda o ülkelerin uzun süre koloni altında olduklarından o dilleri konusduklarınıda anlasılıyodu bende ingilizce ögrenmeye cabalıyordum.
Benim Norvec,de oldugum zamanda her sıgımacı mutlaka dil kursuna gitmek zorundydı,yoksa ona verilen aylık gecim parası kesilir onun için herkes kursa gitmeye gayret ediyordu. şuan anmsıyorumda ilk günkü dil kursu izlenimlerimi siz blog okurlarıyla paylaşacam,bir agustos sabah giyimlerimi cantamı
hazıladım Norveççe dilkursana basladım.
benimle beraber çeşitli ülkedende insanlar vardı ögretmenimiz bir norvecli bayandı,o günkü kurs arac ve gerecleri enson teknolojik cihazlar kullanılıyordu hocahanım Norveççe belli sözler esliginde resimlere vurgu yapıyordu resme bakarak o kelimenin ne anlama geldigini ögretmeye çalışıyordu o gün hiç duymadıgım acayib kelimelerle o gün dersi tamamladık,kamp yönetimi ilticacıların bir birine ısınmaları için gezi düzenliyordu gezilere katıldım norvecin dogası cok güzel diyebilirim.
kampda insanlar ülke ülke etnisitet etnisite insanlar grublasmıslardı,mesela afrikalı somaliler kendi aralarında, orta afrikalılar ayrı bir grub,ıraklı arablar ayrı bir grub,ıraklı kürtler ayrı grub,rusyadan gelenler ,ben türküyeden oldugum icin türküyedende hic kimse yoktu ben tekdim,ama bütün uluslardan insanlarla sosyal iliskimi gelistirmeye calısıyordum cat pat ingilizcemle.
Aradan 2-3 ay sonra azar azar norveççe konusmaya basladım, Iraklı türkmenlerden Abbas adında bir şahısla tanısmıstık,Abbasın anlatmasına göre abbas Saddamın zulmunden kactıgını söylüyordu,bende ona acıyordum,önce Türküyeye gelmis ordanda kacakcılar onu norvece gelmesini yardımcı olmus tabi belli bir meblag karsılında diyorduAbbas.bende Abbasa diyordumki Saddam cok zalim emperyalistlerin piyonudur diyordum kabul etmiyordu.
Sadama hemen sahib cıkıyordu,yani anlayacagınız hem ırakta turkmenlerin zulum gördügünde bahsediyordu ama ban sadammı elestirsem hemen yine Sadamı savunmaya geciyordu, Abbas bir ikilem icindeydi bence, ama olsun fazla kurcalamıyordum,Abbasda ana dili gibi arabca konusuyordu artı turkmence aksanıyla turkce konusuyordu aynı zamanda ırak kürtcesi olan soranice kırmanc diyeleklerinide biliyordu.
Abbas bazen beni brakır ıraklı kürtlerle beraber olurdu,cünkü ıraklı kürtler cogunlukdu orda hepsi soranice konusuyordu,bende onların sohbetlerine bazen kulak musafiri olurdum ama tabi hic birsey anlamazdım.
Derken bir yıla yakın norveç kursuna gittim,kurstan cok insanlarla pratik norveççe konusarak Norvec dilini ögrendim diyebilirim,tabi kursunda faydaları olmadı degil,kampta bana verilen 5 metre kare küçük bir oda ve her kamp evinin 10-15 civarında odası vardı birde evin büyük bir oturma salunu vardı bazı aksamları bende kamp sakinleri olan afrikalı zencilerle sohbet ederdim.
Onlar bana turkiye hakkında sorarlardı bende onlara afrika hakkında sorardım,öyle sohbet ederdik dilimizin döndügünce,daha sonra ıraklı türkmen Abbas bana dediki biz neden iş müsadesine bas vurmuyoruz hadi kalk polise gidelim iş musadesi için basvuralım dedi,bende tabi neden olmasın hemen gidelim başvuralım dedim ve gittik basvurduk.
Ilk etabta olmaz dediler sonra polisde calısan iş musadesine bakan bayan beni cagırdı sen pizzada calısırsın degilmi dedi bende evet çalışırım dedim,banae Abbasa altışar aylık iş musadesi verdiler,Abbasla beraber daha sonra bulunmus oldugumuz kasabada 2-3 tane turkiyeli pizza restorantı işleten kişilerle görüşdüm ama hepside cok düşük ücretlerle calıştırmak istediler.
Bende ucuza calısmak istemiyordum,daha sonra Norvec gazetelerinde internet sitelerinde meslegim olan inşaat ustalıgı ile ilgili işler aramaya başladım norvecceyi iyi derecede konusamadıgım icin norvec firmalarına işe girmek hayli zordu,tabi dili iyi konuşsam mesele yoktu ama tabi adamlar haklıydı norvecce iyi bilmek gerekiyordu.
Yasadıgım bu kasaba orta norvecde olan bır kasabaydı küçük iş olanakları turklerinde az oldugu bir yerdi,cok canım sıkılyordu biran önce iş bulub calışmak istiyordum,kampta hergün tekrarlanan rutin monoton bir hayttan bikmisdim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder